Okuryazar olarak adlandırılan kişiler okuduğu ve yazdığı bir yazıyı anlayabilen ve kavrayabilen kişiler olmaktadır. Okuryazar kişilerin herhangi bir dili bilip, o dil ile ilgili yazıları hem okuması hem de yazması gerekmektedir. Günümüzde her insanın okuryazar olması gereklidir.

Bir insanın yalnızca dil bilmesi yeterli olmamaktadır. Dili bilmesinin yanı sıra o dil ile ilgili hem okumayı hem de yazmayı bilmesi ve bu işlemleri anlayarak yapması gerekmektedir. Bu sayede insanları anlama, yorumlama ya da düzenleme gibi kavramları gelişme gösterir. Bir insanın okuma ve yazma bilmesi o insanın kendisine ve içerisinde bulunduğu topluma çeşitli yararlar sağlamaktadır. Okuma ve yazmayı bilmeyen insanlar çok fazla dünyadan haberdar olamaz ve kendini geliştiremezler.

İnsanların okuma yazma bilmeleri o insanların bulunduğu topluma medeniyet getirmektedir. Çağdaş bir toplum için okuryazarlık çok önemlidir. Okuma ve yazma dünyanın neresinde ve hangi durumda olursa olsun, insanlar açısından çok önemli bir unsur olarak kabul edilmektedir.

Bir ülkede vergilendirme işleminin başarılı olması açısından mükelleflerin vergi uyumu her zaman kritik bir önem taşımaktadır. Bu nedenle vergiye uyum maliyetlerini azaltmak, vergi iklimini olumlu yönde etkilemek veya iyileşmesini sağlamak açısından vergi okuryazarlığının geliştirilmesi konusu ön plana çıkmaktadır. Son yıllarda çağdaş gelir idareleri, basit vergi kanunları ve prosedürleri ile risk tabanlı doğrulama programlarının yanı sıra mükellef eğitimi ve vergi okuryazarlığını geliştiren bir yönetim anlayışına yönelmişlerdir.

Bu çerçevede vergi okuryazarı olan bir kişi; vergilemenin temel kavramlarının farkındadır, vergi sisteminin temel işleyişi ve gelişmeler hakkında güncel bilgi sahibidir, mükellef olarak haklarını bilir, verginin kişisel bütçesindeki yeri konusunda net bir fikri vardır ve vergi ile ilgili yükümlülükleri yerine getirebilir. Vergi okuryazarlığı bilişsel ve duyuşsal boyutlardan geçerek psikomotor (davranışsal) boyutta tamamlanmaktadır.